Bundan tam 39 yıl önce, 28 Eylül 1978’de, büyük siyaset adamı Willy Brandt’ın başkanlığında toplanan Sosyalist Enternasyonal, “oy birliği”yle Cumhuriyet Halk Partisi’ni üyeliğe kabul etti. Cumhuriyet Halk Partisi’nin SE’deki 39.yılı kutlu olsun.

O günden bu yana dünya değişti, kavramlar değişti, insanlar değişti ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin Mustafa Kemal Atatürk’ün ışığında Cumhuriyetimizi ilelebet payidar kılma mücadelesiyle Sosyalist Enternasyonal’in daha adil bir dünya için ilerici politikalar geliştirme ideali asla değişmedi.

Özellikle Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ve soğuk savaşın bitmesinin ardından dünya hızla çelişkilerin, şiddetin, sömürünün ve çatışmaların yaygınlaştığı, belirsizliklerin arttığı ve insanlığın her anlamda risklerle karşı karşıya kaldığı bir sürece girdi.
Bu noktada dünyadaki hızlı değişime sosyal demokratların yeterince güçlü bir karşılık verebildiğini ve insanlık için daha güçlü bir alternatif oluşturduğunu söylemek olası değil. Hatta bir adım ileri giderek tıpkı Alman Sosyal Demokrat Partisi örneğinde olduğu gibi, pek çok Avrupalı sosyal demokrat partinin taban tabana zıt fikirlere sahip olan muhafazakâr partilerle aynı dili kullandıklarına, yabancı karşıtı ve düşmanlaştırıcı söylemleri savunduklarına şahit olundu. Görünen o ki ideolojik savrulma tüm dünyada bir süre daha devam edecek.

Ancak bu olumsuzluklara rağmen umudumuzu asla kaybetmemeliyiz. Hem Türkiye için hem de dünyanın dört bir yanındaki sosyal demokrat partiler için çıkış yolları vardır. O çıkış yollarının en başındaysa “değişimin gücüne inanmak” yazmaktadır. Şartlar ne kadar zorlu olursa olsun değişimin önünü açanlar yeni fırsatları da önlerinde bulacaktır.

Değişimle beraber dört elle sarılmamız gereken şeyse öz düşüncemiz, öz evlatlarımız ve özgün yolumuz olmalıdır. Başkalarına benzeyerek, onlar gibi olarak ve onların fikirlerini savunanları yol gösterici seçerek özgün kalamayacağımız gibi zafere de ulaşamayız. Değişim kavramını, yenilenme ve zamanın ruhunu anlama olarak değil de başkalarına benzeme ve kısa yoldan seçim kazanma olarak kabul edenler için ulaşılacak tek yer “hezimet” olacaktır. İşte Almanya’da yaşanan durum da budur.

Bu itibarla tarih bize bir kez daha çağrı yapmaktadır. Sosyalist Enternasyonal’deki 39. yılımızı 49’uncu ve hatta 139’uncu yıla ulaştıracak, Türkiye’yi de muasır medeniyetlerin ötesine taşıyacak olan şey “özgünlüğümüzü” korumak ve insanlığın ortak iyiliğine yönelik mücadelemizi aralıksız olarak devam ettirmektir.

Elbette bu yolda, tıpkı 1970’lerde olduğu gibi, her koldan bizlere saldıranlar olacaktır. Yeminli CHP düşmanlarının “akıl verme” seanslarının sonu gelmeyeceği gibi, her türlü yalan ve iftiraya da maruz kalacak olan, bu ülkenin gerçek yurtseverlerini bünyesinde barındıran Cumhuriyet Halk Partisi olacaktır. Fakat yaşananlar da yaşanacak olanlar da bizleri yıldırmamalıdır. Zira doğru bizden, adalet bizden, hak bizden yanadır. İlkelerimizi unutmadan ve kararlı bir şekilde mücadele edersek “zafer” de bizden yana olacaktır.
Bu duygularla Cumhuriyet Halk Partisi’nin SE’deki 39.yılını bir kez daha kutluyor, tüm yurtseverleri her anlamda daha adil bir ülkede ve dünyada yaşamak için yeniden mücadele saflarına çağırıyorum.

Dayanışma duygularımla,
umut oran

Print Friendly, PDF & Email