ap

AB’siz Türkiye, En Az Türkiyesiz AB Kadar Eksik Kalır

Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile AB müzakerelerinin dondurulması yönündeki kararı yanlış olmuştur. AP kolay olan yolu seçerek müzakerelerinin dondurulmasını önermiştir. Oysa tam tersini yaparak, işi daha sıkı tutup daha yoğun bir müzakere süreci kararı almalı ve özellikle şu anda Türkiye’de en çok sıkıntı yaşanan demokratikleşme konusuyla ilgili 23. Fasıl (yargı ve temel haklar) ve 24. Fasılı (adalet, özgürlük, güvenlik) açmalıdır.

Avrupa Parlamentosu’ndan çıkan bu karar Türkiye’deki demokrasi ve insan hakları sorunlarını çözmeye hizmet etmeyeceği gibi sürdürülebilirliği sorgulanan ve sorunlar yumağı haline gelen Avrupa Birliği’nin güvenliği ve birliği konusunda endişeleri de arttıracaktır.

AP’nin bu kararı almasında elbette AKP iktidarı ve hükümet yetkililerin büyük payı vardır. Çünkü yıllarca müzakerelere gerekli önem verilmemiş, özeleştiri mekanizması çalıştırılmamış, hatalarla yüzleşilmemiştir. Hatta AKP’li bakanlar işine gelmeyen her raporu çöpe atarak ya da son günlerin moda tabiriyle “tanımıyorum” diyerek kolaya kaçıp ev ödevlerini yapmamışlardır. İktidarın tavrı yüzünden Türkiye’yi AB normlarından sosyal devlet unsurundan, insan hakları, hukukun üstünlüğü, kuvvetler ayrılığı, temel hak ve özgürlüklerden giderek uzaklaştıran bir noktaya gelinmiştir. Sonuç olarak bugün yaşanan bu krizin temelinde AKP iktidarının AB konusundaki samimiyetsizliği yatmaktadır.

Ancak AB de masum değildir, Türkiye’nin tam üyeliği konusunda diğer ülkelerle yürütülen müzakerelere nazaran çifte standart ve ikiyüzlülük yapmışlardır. Bu karşılıklı kısır döngü içinde AB ve AP de, geçmişte CHP olarak bizim tüm uyarılarımıza rağmen, 2010 anayasa referandumunda AKP’yi destekleyerek özellikle hukukun üstünlüğü, bağımsız, tarafsız yargı ve temel haklar, özgürlükler konusunda yaşanan sorunların bugün içinden çıkılmaz hale gelmesinde rol oynadılar. Bugün yaşanan, kopma noktasına gelinen sürecin kaldırım taşlarını teker teker döşeyen AB ve AP olmuştur.

Sonuç olarak gerek Türkiye gerekse AB’nin bu kararın siyasi, ekonomik sonuçlarını öngörebilmeli ve bölgede demokrasinin, istikrarın ve güvenliğin kalıcı olması için; aşırı sağcı, anti laik, faşist, ırkçı, radikal, ayrılıkçı, otoriter akımlara ve sonuçlara prim vermemek için aralık ayında yapılacak Avrupa Konseyi zirvesine kadar daha yapıcı daha sorumlu bir tutum izleyeceklerini umuyorum. Aksi takdirde AB’siz Türkiye, en az Türkiyesiz AB kadar eksik kalır ve kuruluş ideallerinden uzaklaşıldığının önemli bir kanıtı haline gelir.

Umut Oran
Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı
TBMM AB Uyum Komisyonu eski Başkanvekili
24. Dönem CHP İstanbul Milletvekili

Print Friendly, PDF & Email