CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran Başbakan Erdoğan’ın Sosyalist Enternasyonal bildirisiyle ilgili çarpıtmalarını yanıtladı ve CHP’nin tavrını açıkladı.

  • Sosyalist Enternasyonal Genel Kurulu’nda üye ülkelerin önerileri üzerine üç adet bildiri yayınlanmış, bu bildirilerde ekonomi, demokrasi ve uluslararası ilişkiler konuları ele alınmıştır.
  • “Haklar ve Özgürlük Mücadelesi, Temsili Demokrasiyi Güçlendirmek ve Dünyada Yeni Demokrasiler Kazanmak” başlıklı bildiride

–          Türkiye’de seçilmiş milletvekillerinin görevlerini yapmasının yargı tarafından engellenmesi kınanmış, bu durumun BM Uluslararası Sivil ve Politik Haklar Sözleşmesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olduğu belirtilmiştir. Uygulamaların yargı bağımsızlığı alanında ciddi şüphe yarattığı ortaya konulmuş,  Gazeteci, öğrenci ve kamu hizmetlilerinin uzun tutukluluk süreleri ile yaşanan insan hakkı ihlallerinin derin endişe yarattığı da bildiride ifade edilmiştir.
–          Suriye konusunda Esad yönetiminin devam eden insan hakkı ihlalleri kınanmış, Sosyalist Enternasyonal’in BM ve Arap Birliği çerçevesindeki çözüm çabalarına destek vereceği ifade edilmiştir. Bu açıklama İstanbul’da düzenlenen ve CHP’nin ev sahipliğini yaptığı Sosyalist Enternasyonal Arap Baharı Özel Komitesi Toplantısı’nda çıkan bildiri ile aynı doğrultudadır. Nitekim “Barış, İstikrar ve Eşgüdüm: Çok taraflılığı Korumak” başlıklı bildiride açıkça Sosyalist Enternasyonal’in daha fazla insan kaybı ve istikrarsızlık yaratacak bir dış askeri müdahaleye taraf olmadığı ortaya konulmuştur.

  • AKP Suriye konusunda savaş yanlısı bir politika tercih etmiştir. 2 yıl önce Gaziantep Meydanında “kardeşim Esad” diye Başer Esad’a seslenen Tayyip Erdoğan, bugün uluslar arası güçlerin taşeron politikasını uygulamaktadır.
  • AKP “at pazarlığı” yaptığı Bush’tan çok şey öğrenmiş gözükmektedir. Bush dili ve edebiyatı ile savaş propagandası yapan AKP sorunu Washington nasıl anlarsa öyle anlamaktadır.
  • Halkımız AKP Başkanı Tayyip Erdoğan’ın Bush’un savaşına destek vermek için yaptığı toplantıları da CHP’nin o dönem ortaya koyduğu savaş karşıtı tutumu da hala canlı bir şekilde hatırlamaktadır. Türkiye CHP’nin o günkü onurlu dış politikası sayesinde çok ağır kayıplar vereceği bir savaşın dışında kalmıştır.
  • AKP sözcüleri CHP’yi “Esadçı” ilan etmekte hatta “mezhep birliği” gibi lafları dillerine dolayacak kadar alçalmaktadır.  CHP şucu bucu değil, Türkiye’cidir, Cumhuriyetçidir. CHP Türkiye’nin ve bölgenin menfaatlerini her şeyin üstünde görür. Açıkça ilan ediyoruz, bölgede daha fazla insanın evsiz kalmasına, yurdundan göçmesine veya ölmesine neden olacak bir savaşa biz karşıyız. Biz tarih boyunca savaş taciri de, bezirganı da olmadık. AKP gibi bölgedeki komşularımıza savaş açmak için bahane aramadık.  Irak’ta, Suriye’de savaş açmak için zemin yoklamadık. Biz dünde savaşa karşıydık, bugün de savaşa karşıyız. AKP dün de savaş istiyordu, bugün de savaşın şehvetiyle yanıyor.
  • Sosyalist Enternasyonal’in “Barış, İstikrar ve Eşgüdüm: Çok taraflılığı Korumak” başlıklı bildirisinde yer alan Kürt Sorunu Çalışma Grubu başlıklı bölüm açısından CHP çekinceleriyle itirazlarını Genel Kurula, Sosyalist Enternasyonal Başkanı ve Genel Sekreterine iletmiştir. Nitekim;

1-     29 Ağustos günü yapılan Konsey toplantısında sadece konu hakkında bir komisyon kurulması tavsiye kararı alınmıştır.
2-     Metin bu haliyle, son dakikada ve son anda bildirgeye eklenmek üzere sunulmuş, Genel Başkan Yardımcımız Sayın O. Faruk LOĞOĞLU esas ve usul açısından itirazlarını güçlü bir şekilde Genel Kurul’a ve Başkan PAPANDREOU’ya CHP adına iletmiş ayrıca sözlü olarak ifade edilen self determinasyon ibaresi de şiddetle reddedilerek, metne eklenmesi engellenmiştir.
3-     İstanbul Milletvekili Sayın Osman KORUTÜRK de divanda Başkan PAPANDREOU’yu bir kere daha uyarmıştır.
4-     Genel Kurul sürerken CHP heyeti tarafından bu bölümün reddedildiği ve bu bölüme katılmadığımız yetkili organlara bildirmiştir.
5-     Bildirgenin son hali elektronik posta ile 2 gün sonra yollanmış, bunun üzerine Sayın Genel Başkanımız tarafından Başkan George PAPANDREOU’ya bir mektup yazılarak, metnin bu bölümüne katılmadığımız ve çekincemiz olduğu kendisine bir kez daha yazılı olarak bildirilmiştir.
6-     Genel Sekreter Luis AYALA daha sonra metnin usul ve esas açısından aldığı halin kendisi için üzüntü sebebi olduğunu bildirmiştir.

  • Başbakan ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, yandaş medyadan aldığı bilgiler doğrultusunda, gereken inceleme ve araştırmayı yapmadan, oturmuş olduğu koltuğunu ciddiyetine yakışmayan bir açıklama yaparak hükümetin bu konudaki içeriksiz tutumunu göstermiştir.
  • AKP boyundan büyük laflar etmiş, haddi olmayan açıklamalarda bulunmuştur. CHP’nin üniter yapı, bağımsızlık ve milli bütünlüğümüz konusunda AKP’den alacağı hiçbir ders yoktur.  Çünkü;
  • CHP şehit feryatlarının acısını çeker, Başbakan gibi şehit anaları feryad ettiğinde “kimse kusura bakmasın askerlik yan gelip yatma yeri değildir” demez. CHP tarihinde böyle bir vaka yoktur. CHP’nin kurucuları bu milletin özgürlüğü ve bağımsızlığı için siperde kara ekmeği Mehmetçikle bölüşmüştür. CHP otel lobilerinde ahkam keserek kurulmuş, okyanus ötesinden aldığı destekle büyümüş bir parti değildir. Kimse kendisiyle karıştırmasın.
  • CHP hiçbir surette PKK ile görüşmez. Bu milletin gözünün içine baka baka yalan söylemez. Başbakan “sır küpüm” dediği MİT Müsteşarına, kendi Dış İşleri Bakanı’nın ifadesiyle siyasi talimat vermiş, Oslo’da pazarlık yapmaya göndermiştir. AKP, PKK ile müzakereye oturmuş bir partidir. Başbakan PKK ile müzakere etmiş, Kayseri Meydanında halkın gözünün içine baka baka yalan söylemiş bir Başbakandır.
  • CHP halka doğru bilgi verir. AKP’nin Başbakan Yardımcısı Haziran ayında “örgüt silah bırakabilir” diyerek alenen halkı kandırmıştır. Dahası “görüşmeler sürüyor” diyerek PKK ile hala görüşüldüğünü de bir manada itiraf etmiştir. Hükümet çözümsüzlükte kader ortağı olduğu PKK ile milli irade ile seçilen meşru partilerden daha fazla görüşmektedir.
  • CHP gerçekleri analiz eder, öngörür, çözüm talep edecek cesarete sahiptir. Kaçmaz, ortada bırakmaz, dün ak dediğine bugün kara demez. AKP 2009 yılında açılım projesi başlatmış ancak içini de boş bırakmıştır. 2009 yılında “iyi şeyler olacak” denildikten sonra  Habur rezaleti yaşanmış, AKP Hükümeti PKK’lı teröristin ayağına özel mahkeme göndermiştir.  AKP’nin serdiği kırmızı halılardan eli kanlı PKK’lılar düğün dernek yaparak geçmiştir.
  • CHP şehit cenazelerine üzülür, AKP ise her şehit cenazesi geldiğinde hükümet eleştirilecek diye üzülür. AKP iktidarının devamı, AKP için Türkiye’den de önemlidir. Öyle ki şehit düşen Mehmetçiklerin daha naaşları soğumadan AKP sözcüsü “birkaç Mehmet şehit oldu diye Meclis toplanmaz” diyebilmiştir.
  • CHP bu milletin hassasiyetlerini aynen yaşar, küçümsemez. CHP halka eğriyi de doğruyu da söyler. AKP ise işine geleni söyler, gerekirse çarpıtır. AKP’nin Milli Savunma Bakanı bir ay önce “Terörle mücadele iyi gidiyor” diye açıklama yapmış, bu millet acı üstüne acı yaşarken “bu olaylar Hindistan’da, Pakistan’da da oluyor” gibi bir garabet Orman ve Su İşleri Bakanı tarafından söylenmiştir.
  • Başbakan hesap soracaksa kendi partisinden hesap sormalıdır. Dün demokrat, bir önceki gün milli görüşçü, bir sonraki gün milliyetçi olan Tayyip Erdoğan gömlek değiştirir gibi söylem değiştirir ancak  gerçek yüzünü değiştiremez. Bilsin ki,

Hesap verecek olan, şehitlerimizin daha cenazeleri kaldırılmadan zorunlu askerlik kaldırılsın diyen AKP milletvekilidir.
Hesap verecek olan, “birkaç Mehmet şehit oldu diye Meclis toplanmaz” diyerek şehitlere adeta hakaret eden AKP sözcüdür.
Hesap verecek olan, Oslo’da PKK ile görüşme emri veren AKP’nin Genel Başkanıdır.
Hesap verecek olan, hükümet programına terörle mücadele için bir satır yazı yazmayan AKP yönetimidir.
Hesap verecek olan, askerimizin başına çuval geçirenlerle at pazarlığı yapanlar, savaş uçağımızı kimin düşürdüğünü bile daha hala açıklayamayacak kadar basiretsiz olanlardır.
Hesap verecek olan,  İnsan Hakları Komisyonu toplantısında “Kurtuluş Savaşı yaşanmadı” diye bu milletin milli tarihine yalan diyen AKP milletvekilleridir.
 
Basın Açıklaması 
10.09.2012
 

Print Friendly, PDF & Email