CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın, küresel ekonomideki olumsuz konjonktürde gereken önlemleri alamayan ekonomi yönetiminin basiretsizliği ve siyasi iktidarın izlediği yanlış dış politika ile bölgesel ilişkilerde kendi ayağına kurşun sıkması, ekonomide özellikle Turizm, Taşıt, Tarım, Tekstil ve Taşımacılık olmak üzere 5 stratejik sektöre ciddi kan kaybı yaşattığına ilişkin bir basın açıklaması yaptı. 
EKONOMİNİN “5 T”Sİ TEPETAKLAK 

  • Küresel ekonomideki olumsuz konjonktürde gereken önlemleri alamayan ekonomi yönetiminin basiretsizliği ve siyasi iktidarın izlediği yanlış dış politika ile bölgesel ilişkilerde kendi ayağına kurşun sıkması, ekonomide özellikle Turizm, Taşıt, Tarım, Tekstil ve Taşımacılık olmak üzere 5 stratejik sektöre ciddi kan kaybı yaşatıyor.
  • En ciddi hızlı kan kaybının yaşandığı “T”lerin başında Türk sanayii ve ihracatının “lokomotifi” konumundaki taşıt (otomotiv) sektörü geliyor. Otomobil başta sektörün üretimi, ihracatı, kapasite kullanımı, aldığı siparişler ve cirosu hızla düşüyor.
  • Turist sayısında ve cari işlemler dengesi açısından hayati önemdeki turizm gelirinde de düşüş yaşanıyor. Krizdeki Avrupa, uluslararası ambargo altındaki İran ve AKP iktidarının bizzat tarafı olduğu iç savaşın pençesindeki Suriye’den gelen turistlerde ciddi düşüş var.
  • AKP döneminde üvey evlat muamelesi gören tarımın sıkıntıları, bu yıl “saman ithali” noktasına gelişle yeni bir boyut kazandı.
  • Küresel ekonomideki daralmadan olumsuz etkilenen Türk taşımacılık sektörüne bir darbe de Suriye politikası nedeniyle iktidardan geldi. Önceki dönemde Ortadoğu ile gelişen ticaretten pay almak için Suriye’yi bölgeye açılan kapı olarak kullanan birçok karayolu lojistik taşımacılık firması, sınırın kapanması ile zor durumda…
  • Kan kaybı süren sektörlerden biri de tekstil… Türkiye’nin ihracatında önemli bir paya sahip olan tekstil ihracatında düşüş durmuyor. AB ülkelerindeki resesyonun yanı sıra İran ve Suriye ile ilgili gelişmeler, sektör ihracatına darbe vuruyor.

TAŞITTA KAN KAYBI HIZLANIYOR…
Küresel ekonomi ve bölgesel gerilimlerin etkisiyle ekonomide hızlı kan kaybı yaşanan sektörlerin başında, Türk sanayii ve ihracatının “lokomotifi” konumundaki otomotiv geliyor…
Sektörün Temmuz ayı üretimi yüzde 14.3 düşüşle 92 bin 826 adede geriledi. Özellikle temel ürün olan otomobilde yüzde 29.7 üretim düşüşü yaşandı. Yedi aylık toplam otomotiv üretimi yüzde 9.9 düşüşle 657 bin 545, bu kapsamda otomobil üretimi yüzde 17.6’lık düşüşle 323 bin 796 adede geriledi. Buna paralel olarak ihracat da hızla geriledi. Ocak-temmuz döneminde otomobil ihracatında yüzde 8.8 ve toplam otomotiv ihracatında da yüzde 9.5’lik düşüş yaşandı. Toplam otomotiv ihracatındaki düşüş, özellikle Temmuz ayında yüzde 29.3’e ulaştı. Otomotiv ihracatının yedi aylık tutarı da geçen yıla göre yüzde 5.1 düşüşle 11.6 milyar dolara indi. İthal araçların payı toplamda yüzde 62’ye, otomobilde yüzde 72’ye ulaştı. Türkiye’de üretim yapan fabrikaların eski modellerinin üretimini kesmesi ve yeni model üretimlerine ise küresel konjonktürün de etkisiyle henüz başlamaması bunda etkili oldu.
Motorlu taşıtlarda geçen yılın Ağustos ayında yüzde 77.6 olan, Kasım’da 78’e çıkan kapasite kullanım oranı, Aralık’ta yüzde 76.4’e ve bu yıl Ocak’ta yüzde 73.6’ya indi, aylar itibariyle düşüşünü sürdürerek Temmuz’da yüzde 70’e geriledi, Ağustos’ta da yüzde 70.9 oldu. TÜİK’in en son Haziran itibariyle açıkladığı verilere göre geçen yıl ilk yarıda yüzde 37.2 sipariş artışı kaydeden sektörün bu yılın aynı dönemindeki sipariş artışı yüzde 1.5’de kaldı. Otomotivde özellikle Haziran ayları itibariyle geçen yıl yüzde 31 artan siparişler, bu yıl yüzde 4.4 düşüş gösterdi. Sektörün, geçen yıl ilk altı ay toplamında yüzde 37.9 olan ciro artışı da bu yıl aynı dönemde sadece yüzde 0.6’da kaldı. Otomotiv sektörünün geçen yıl Haziranda yüzde 33.9 artan cirosunun, bu yıl aynı ayda yüzde 5.3 düştüğü belirlendi.
TURİZMDE AVRUPA, İRAN VE SURİYE FAKTÖRÜ…
Hızlı kan kaybı yaşanan alanlardan birin de turizm… En önemli destinasyon olan Avrupa ülkelerindeki ekonomik kriz bu ülkelerden gelen turist sayısına yansırken, hükümetin Suriye angajmanı kapsamındaki politikalarıyla bölgesel gerilimi tırmandırması yüzünden Ortadoğu’nun da buna eklenmesiyle kan kaybı daha da büyüyor.
Geçen yılın ilk yarısında 13 milyonu aşan toplam turist sayısı bu yıl aynı dönemde 12 milyon 726 binde kaldı. Altı aylık turist sayısında yüzde 2.3 oranında net 303 bin 516 kişilik düşüş yaşandı. Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı olan cari işlemler dengesi açısından hayati önemdeki turizm gelirleri de ilk yarıda 8 milyar 377 milyon dolarla geçen yılın eş dönemindekinin yüzde 1.1 altında kaldı. Böylece ilk altı aylık dönemlere göre turist sayısı ve turizm geliri 2009 krizinden bu yana ilk kez azalmış oldu.
Ülke bazında en hızlı azalış İranlı turist sayısına yaşandı. Geçen yıl ilk yarıda 915 bini aşan İranlı turist sayısı, bu yıl aynı dönemde yüzde 40’a yakın düşüşle 552 bine düştü. Nükleer programı gerekçe gösterilerek uygulanan uluslararası ambargo nedeniyle İran’ın yaşadığı ekonomik sıkıntılar bu gelişmede etkili oldu. (İran’ın başlıca gelir kaynağı olan petrol ihracatında da uluslararası yaptırımlar nedeniyle düşüş yaşanıyor, ülkede enflasyon hızla yükseliyor. Ülke bankaları uluslararası bankacılık sisteminden koparken, Ağustos başı itibarıyla, para birimi Riyal de hızla değer yitiriyor. Bu olumsuzluklar, Türk turizminde önemli bir yere sahip olan İranlı turist sayısında hızlı bir düşüşe yol açmış bulunuyor.)
İranlılardan sonra en fazla azalma Suriyeli turist sayısında yaşanıyor. Aylardır yoğun bir iç savaş yaşanan bu ülkeden Türkiye’ye gelen toplam turist sayısı ilk yarıda yüzde 35 oranında yaklaşık 155 bin kişilik azalma yaşandı. Böylece ilk altı ayda sadece İranlı ve Suriyeli turistlerdeki azalma 500 bini aştı. (Suriye ile yaşanan gerilimin turizmde bölgesel çapta da etkisi bulunuyor. Suriye ile Türkiye arasındaki vizelerin 2009’da karşılıklı kaldırılmasının ardından, günübirlik alışveriş ve Türkiye’yi gezmeye gelen Ortadoğulu turistlerde artış başlamış, bu da Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’daki turizm gelirlerini önemli ölçüde artırmıştı.)
Turist sayısında azalmada bu iki ülkeyi geçen yıla göre 87 bin 649 kişilik düşüşle Fransa, 71 bin 332 kişilik düşüşle İngiltere ve 61 bin 877 kişilik azalışla Rusya izledi. Ayrıca geçen yıla göre Azerbaycan’dan yaklaşık 32 bin; Polonya’dan 24 bin 235, Bulgaristan’dan yaklaşık 18 bin, Avusturya’dan 11 bin 629 daha az turist geldi.
TARIMDA İHMALİN SONUCU: SAMAN İTHALİ
AKP döneminde üvey evlat muamelesi gören tarım sektöründe ekim alanlarının azalması, sulu tarımın yaygınlaştırılamaması, verim düşüklüğü, arz-talep dengesinin bozulması, ithal bağımlılığının artması gibi yıllardır yaşanan olumsuzluklar, bu yıl ise çok daha çarpıcı bir boyut kazandı.
Özellikle hayvancılık alanında izlenen yanlış politikalara bu yılki yağış dengesizliğinin de eklenmesiyle besiciler hayvanlarına yedirecek yemi dahi bulamadı, Türkiye etten sonra, “saman”ı dahi ithal etme noktasına geldi. Yıllık bazda 20-30 milyon tonluk kaba yem (saman, yonca, fiğ, korunga vb.) açığı doğdu. Hükümet, bunu ithalatla çözme yoluna gitti. Uzmanlar, ithal yemle bulaşabilecek şap gibi hastalıkların Türk hayvancılığını tümden bitirme noktasına getirebileceği konusunda uyarıyor.
2012’ye ilişkin resmi ilk tahminlerine göre bu yıl tahıl ürünlerinde üretim miktarlarının geçen yıla göre % 5.2 oranında azalışla 33.4 milyon tona düşmesi bekleniyor. Üretimin özellikle buğdayda % 7.8 düşüşle 20.1 milyon ton, arpada % 6.6 düşüşle 7.1 milyon ton, çeltikte % 2.2 düşüşle 880 bin ton olması bekleniyor.
TAŞIMACILIĞA SURİYE DARBESİ
Dünya ticaret hacmi ve küresel ekonomideki daralmadan olumsuz etkilenen Türk taşımacılık sektörüne bir darbe de Suriye politikası nedeniyle iktidardan geldi. Suriye yönetiminin devrilmesini şahsi meselesi haline getiren iktidar,  bu ülke ile tüm sınır kapılarını kapattı. Türkiye’den Suriye’ye, Suriye’den Türkiye’ye TIR geçişi yapılamıyor.
Gaziantep ve Hatay, Suriye ve Ortadoğu’ya karayolu ile yapılan ihracat taşımacılığında en önemli sınır kapılarına ev sahipliği yapıyordu. Adana, Adıyaman, Gaziantep, Hatay, İçel, Kahramanmaraş, Karaman, Kilis,  Niğde, Osmaniye’den oluşan Adana Bölgesi, İstanbul ve Ankara bölgelerinin ardından en çok çekici, kamyon, römork ve kamyonet tipi araç stokuna sahip üçüncü bölge konumundaydı. Bölge, Suriye ve Ortadoğu ile ilişkiler paralelinde uluslararası taşımacılık ve komisyonculuk yetki belgesi sahibi firma sayısındaki artışla da sektörde önemli bir yere sahip bulunuyordu.
Önceki dönemde Ortadoğu ile gelişen ticaretten pay almak isteyen ve Suriye’yi bölgeye açılan kapı olarak kullanan birçok karayolu lojistik taşımacılık firması, iki ülke arasındaki sınır kapılarının kapanmasından olumsuz etkileniyor. Riski öngörebilen lojistik firmalarının araçlarını başka rotalara kaydırmaları mümkün olsa da, sınır geçiş belgeleri bu konuda önemli bir kısıt oluşturuyor. Riski öngöremeyen firmaların sefer sayılarındaki azalma ise bu firmaların gelirlerine yansıyor. Özellikle kredi kullanan firmaları mali bir darboğaz bekliyor. Bu riski öngörüp rotasını başka pazarlara çevirenler zararı en aza indirgerken, riski öngöremeyenler mali zorluğa girecek. 
TEKSTİL DE KAN KAYBEDİYOR
Bu yıl kan kaybı süren “T”lerden birini de tekstil sektörü oluşturuyor. Türkiye’nin toplam ihracatında önemli bir paya sahip olan sektörün ihracatında bu yıl düşüş yaşanıyor.
TİM verilerine göre ilk sekiz ayda tekstil ve hammaddeleri ihracatı geçen yıla göre yüzde 4.2 düşüşle 5.1 milyar dolara indi. Aynı dönemde, hazır giyim ve konfeksiyon ihracatı da yüzde 5.4 düşüşle 10.6 milyar dolara geriledi.  Toplam ihracatta tekstilin geçen yıl ilk sekiz ayda yüzde 6 olan payı bu yıl yüzde 5.2’ye düştü. Hazır giyim ve konfeksiyonun payı da yüzde 12.7’den yüzde 10.9’a geriledi.
Ürün grupları bazında incelendiğinde, özellikle elyaf, iplik ve dokuma kumaş ihracatındaki düşüşlerin, sektörün toplam ihracatını aşağı çektiği görülüyor. Bu üç ürün, sektörün toplam ihracatının yaklaşık yüzde 65’ini oluşturuyor.
Tekstil ihracatındaki düşüşün nedenlerinin başında Avrupa pazarındaki daralma geliyor. Türkiye’nin en çok tekstil ihracatı yaptığı 10 ülkeden 6’sı AB üyesi… AB ülkelerindeki ekonomik durgunluk, tekstil sektörünün ihracatına olumsuz yansıyor.
AB ülkelerinin yanı sıra İran ve Suriye ile ilgili gelişmeler, sektörün ihracatına darbe vuruyor. Ayrıca Irak merkezi hükümetince geçen yıl başlatılan “sevk öncesi inceleme” uygulamasına, bu yıl Mayıs ayından itibaren Kuzey Irak yönetimince de geçilmesinin ihracatçı firmaların maliyetlerini artırdığı belirtiliyor.
 
Basın Açıklaması
08.09.2012

Print Friendly, PDF & Email