Tunus’ta Avrupa Sosyalistleri Partisi toplantısında konuşan Oran:
– “Demokrasinin evrensel değerleri başkası tarafından getirilmeyecek”
– “Ülkemden öğrendiğim bir şey var, mücadele devam etmeli. Değişim talep etmeliyiz, daha iyisini umut etmeliyiz ve bu dünyaya ulaşmak için çalışmayı asla bırakmamalıyız”
TUNUS/ANKARA
Avrupa Sosyalistleri Partisi (PES) Tunus’ta düzenlediği Arap Baharı toplantısına CHP’yi temsilen katılan İstanbul Milletvekili Umut Oran, “Demokrasinin evrensel değerleri başkası tarafından getirilmeyecek. Tarihi demokrasilerde bile mücadele devam etmek zorunda. Arap dünyası demokrasi ve özgürlük için çok büyük bir mücadele verdi. Bloggerlardan Tahrir meydanındaki kadınlara, Bingazi’den Yemen sokaklarına kadar büyük fedakârlık gördük. Benim ülkemden öğrendiğim bir şey var, mücadele devam etmeli. Değişim talep etmeliyiz, daha iyisini umut etmeliyiz ve bu dünyaya ulaşmak için çalışmayı asla bırakmamalıyız” diye konuştu.
Oran geçen hafta da Sosyalist Enternasyonal’in İstanbul’da CHP’nin ev sahipliğinde yaptığı toplantının düzenlenmesinde görev almıştı.
Swoboda ve D’Alema da orada
Tunus’ta dün gece verilen yemekle başlayan “Arap Baharı” toplantısına; PES Başkanı Sergei Stanishev’in dışında, Avrupa Parlamentosu Sosyal Demokratlar Grubu Başkanı Hannes Swoboda, Tunus’un en büyük sosyal demokrat grubu Ettakatol’un Başkanı Mustafa Bin Cafer, Eski İtalya Başbakanı ve Avrupa İlerici Çalışmalar Vakfı Başkanı Massimo D’Alema, Avrupa Parlamentosu sosyal demokratlar grubu başkan yardımcısı Libor Roucek, Fransız Sosyalist Partisi Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Karim Pakzad ve CHP Brüksel Temsilcisi Kader Sevinç gibi isimler de katılıyor.
Demokrasi bitmiş bir iş değil
Türkiye saati ile 11.00’da başlayan toplantıda bir konuşma yapan CHP’li Umut Oran özetle şunları söyledi:
-“İnsanlık tarihine baktığımız zaman bir şeyi çok net görüyoruz, demokrasi bitmiş bir iş değil, ulaşılmayı bekleyen bir ideal.
Bağımsız ve örgütlü bir medya, toplumun hükümeti izlemek ve kendisini bilgilendirmek için oluşturduğu bir kurumdur. Eğer bu kurum hükümet tarafından kontrol edilmeye başlarsa, demokrasi için hiçbir umut kalmaz.
Bizim işleyen bir demokrasi için işleyen bir yargıya da ihtiyacımız var. Eğer bir yargı sistemi rejimi insanlara karşı korumaya başlarsa, o ülkede özgürlük tehdit altında demektir.
Laiklik de etkin ve insan haklarını koruma gücü olan demokrasiler için temel bir şart.
Türkiye, eski bir demokrasi. 1946 yılından beri çok partili sistemimiz var. Ancak demokrasi sadece çok partili hayat değil. Bir demokrasinin yaşaması için adil ve özgür seçimler gerekli ancak yeterli değildir. Yaşayan bir demokrasi için çoğulculuğa, ötekilere saygı göstermeye, iktidarı denetleyecek fren ve denge mekanizmalarına da ihtiyacımız var.
Türkiye’de karşı karşıya kaldığımız problem budur. Bizde medya bağımsızlığı yok, medya patronlarının hükümetle derin finansal ilişkileri var ve basın sendikaları zayıf. Bu yüzden hükümet medyayı geniş olarak kontrol ediyor. Ece Temelkuran, Banu Güven gibi eleştirel yazı yazanlar işlerinden oluyor, muhalif gazeteler kapatılıyor ve basın kuruluşları sürekli baskı altına alınıyor.
Bugün 8 milletvekili, 100’den fazla gazetesi, 500’den fazla öğrenci tutuklu. Baskıcı ve bağnaz Başbakan, bir kitabı bir bombaya benzetti.
Bu coğrafyada demokrasiyi yaşatmak ve korumak kolay değil. Bizim sahip olduğumuz gibi eski bir demokraside bile, baskıcı ve fanatik herhangi bir hükümet bir baskı rejimi kurabilir.
Avrupalılar şunu anlamalılar, eğer bu bölgede daha fazla insan hakları görmek istiyorlarsa, laiklik ilkesini önemseyen, demokrasiye ve özgürlüğe inanmış ilerici hareketleri desteklemek zorundalar. Eğer bunu yapmazlarsa, bölgedeki tek değişim, baskıcı rejimlerin koltuklarını başka baskıcı rejimlere bırakması olur.
Değerli Yoldaşlar, demokrasinin evrensel değerleri başkası tarafından getirilmeyecek. Tarihi demokrasilerde bile mücadele devam etmek zorunda. Arap dünyası demokrasi ve özgürlük için çok büyük bir mücadele verdi. Bloggerlardan Tahrir meydanındaki kadınlara, Bingazi’den Yemen sokaklarına kadar büyük fedakarlık gördük. Benim ülkemden öğrendiğim bir şey var, mücadele devam etmeli. Değişim talep etmeliyiz, daha iyisini umut etmeliyiz ve bu dünyaya ulaşmak için çalışmayı asla bırakmamalıyız.
KUTU
PES nedir?
Avrupa Komisyonu’nun 27 üyesinden 6’sı, Avrupa Parlamentosu’nun 754 üyesinin 17’si  PES’e üyedir. PES üyesi komisyon üyeleri arasında, Avrupa Komisyonu Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikasından sorumlu Catherine Ashton, Genişlemeden Sorumlu komiser Stefan Füle ve Rekabetten sorumlu Komiser Joaquin Almunia gibi isimler de bulunmaktadır.  PES Avrupa çapındaki 32 üyesi, 10 bağlı ve 4 gözlemci üyesi ile Avrupa çapındaki en geniş politik harekettir.

 
 
 

Print Friendly, PDF & Email