Öncelikle Türkiye’nin komşuları ile arasındaki sorunların asgari düzeye indirmesinin bütün Türk siyasetçiler için ortak misyon olması gerektiği inancındayız. Bu bağlamda Ermenistan’la ilişkilerin normalleşmesini ilkesel olarak destekliyoruz. Ancak, bu normalleşme sürecinde Türkiye’nin tarihsel hakları garanti altına alınmalı, yeni dönemde kurulacak ekonomik ilişkiler ülkenin çıkarlarına azami ölçüde hizmet etmelidir. Yine bu süreçte ABD ve AB’nin hangi düzeyde yer aldığını ulus olarak bilme hakkına sahibiz. Bu bağlamda pratik anlamda birkaç noktaya değinmek gerekiyor. Öncelikle Türkiye ile Ermenistan arasında paraf edilen anlaşmalarda Ermenistan’ın bağımsızlığını kazandığı tarihten itibaren tanımadığını ilan ettiği Kars Antlaşması’nın adının protokolde açıkça belirtilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu Ermenistan’ın Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanıdığını ortaya koyması adına vazgeçilmezdir. Her ne kadar Ermenistan Başbakanı Sarkisyan sınırı tanıdığı yönünde –herhangi bir bağlayıcılığı olmayan- bir açıklama yapmış olsa da, “Türkiye toprakları içinde yer alan ve 1915 öncesi Ermeni ahalinin mülkleri olan bölgeyle ilgili mesele bitmiyor.” demeyi de ihmal etmedi. İkinci olarak Türkiye’nin, sınırın açılmasıyla birlikte doğacak ticari hareketlilikten sınır bölgesinde yer alan Kars-Iğdır ve Ardahan illerinin azami ölçüde istifade etmesi amacıyla gerekli hazırlıkları yapması gerekmektedir. Bu doğrultuda başta bu üç ilimiz olmak üzere bölgeye gerekli ticari, turizm altyapı yatırımlarının yapılması, sınır ticaret bölgesinin kurulması gibi hazırlıkların yapılması gerekmektedir.
İki somut sonuç
* 10 Ekim Cumartesi günü Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan 2 protokolün 2 pratik sonucu bulunuyor: İki ülke arasında diplomatik ilişkilerin başlaması ve sınırın açılması… Eğer bu protokoller iki ülke parlamentoları tarafından onaylanırsa Kafkasya coğrafyasında siyasi, ekonomik ve sosyal boyutları olan önemli değişimler yaşanacak.
* Türkiye – Ermenistan ilişkilerinin ekonomik boyutuna bakıldığında, sınırın kapalı kalması Türkiye’den ziyade Ermenistan ekonomisine belirleyici zararlar vermektedir. Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA) verilerine göre, Türkiye-Azerbaycan ambargosunun Ermenistan ekonomisine yıllık 570-720 milyon dolarlık bir maliyeti bulunuyor. Sınır kapılarının açılması durumunda Ermenistan’ın ulaşım masrafları yüzde 30-50 azalacak, ihracatı ikiye katlanacak, GSMH’sı yüzde 30-38 artacaktır. Dünya Bankası verilerine göre sınır kapılarının açılması hâlinde Ermenistan’ın ulaşım tasarrufu 6,4-8,4 milyon dolar, enerji tasarrufu 45 milyon dolar olacak ve ihracatı da 270-340 milyon dolar artacaktır. Böylece, sınır kapılarının açılmasının Ermenistan’a toplam faydası 320 – 400 milyon dolara ulaşacak.
Hedef Kafkaslarda istikrar olmalı
* Türkiye ile Ermenistan arasında gerçekleştirilen doğrudan ticaret rakamlarına baktığımızda Türkiye açısından çok da önemli olmadığı görülüyor. Bu ticaret Gürcistan ve İran üzerinden gerçekleşiyor. Resmî olmayan verilere göre iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin 50 ile 200 milyon dolar arasında. Öte yandan Ermenistan’daki işsizlik sorunun etkisiyle Türkiye’de Ermenistan vatandaşı yaklaşık 30 bin kişi kaçak olarak çalışmaktadır. Türk ve Ermeni işadamları tarafından 20 civarında ortak şirket faaliyet gösteriyor. Ermenistan’da sadece son 8 yılda ekonomik sorunlar nedeniyle nüfus yaklaşık 200 bin kişi azalarak 2 milyon 967 bine indi. Aslında Ermenistan açısından sınırın kapalı olmasının görünmeyen daha büyük zararları söz konusudur. Kafkas ve Orta Asya coğrafyasına yönelik gerçekleşen ihracat sınır kapısının kapalı kalması nedeniyle Ermenistan yerine farklı ülkeler üzerinde gerçekleşmektedir.
Türkiye’nin Doğu’suna 1 milyar dolar katkı
Türkiye’nin 2008 yılında toplam 333 milyar dolara ulaşan dış ticaret hacmi içinde Ermenistan ile gerçekleştirilen ve maksimum 200 milyon dolar büyüklüğündeki dış ticaretin payı yüzde 0.05’i ancak aşıyor. Türk-Ermeni İş Geliştirme Konseyi’nin (TABDC) projeksiyonlarına göre sınırların açılması halinde Türkiye’nin bu ülkeye ilk etapta yılda 400 milyon dolar ihracat gerçekleştirecek. Yine yılda Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine 200-300 bin dolayında Ermeni turistin gelmesi bekleniyor. Bu rakamlar bir arada değerlendirildiğinde sınırların açılması Türkiye ekonomisine 1 milyar dolar düzeyinde bir katkı sağlayabilir. Bu rakamın özellikle sınır bölgesinde yer alan Kars-Iğdır-Ardahan illeri için çok önemli. Bu illerin azami düzeyde istifade etmesi için bölgede gerekli ticaret ve sanayi altyapısının oluşturulması gerekmektedir.
Ermenistan’la olası gelişmelerin Türkiye Azerbaycan arasındaki ekonomik ilişkilere etkisi de yine doğrudan dış ticaretten ziyade stratejik boyutta yaşanacaktır.
Türkiye Azerbaycan arasındaki 2.2 milyar dolarlık dış ticaret hacmi Türkiye’nin dış ticaret hacminin sadece yüzde 0.65’i düzeyindedir. Ancak, Türkiye’nin uluslararası enerji ticaretinde stratejik bir geçiş ülkesi olma hedefi açısından Azerbaycan büyük önem taşıyor. Örneğin, önümüzdeki 10 yıllarda AB’nin enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü karşılaması beklenen Nabucco Projesi için gerekli gazı tedarik edecek ana ülke Azerbaycan’dır.
Kürt açılımı ile Ermeni açılımı aynı sürecin parçası
Diğer taraftan, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan iki protokol ile birlikte başlayan süreçte dış dinamiğin belirleyici olduğu görülüyor. Halen tartışmakta olduğumuz Kürt açılımın hazırlanmasında ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Atlantik Konseyi’nde David Phillips’in direktörlüğünde hazırlandığı kaydedilmişti. Bir çatışma çözümü uzmanı olarak tanınan David Phillips ve Atlantik Konseyi, 2001 yılında faaliyete geçen “Türk-Ermeni Uzlaştırma Komisyonu”nun kurucusuydu. Yine 2004 yılında yabancı basında bu komisyonun ilgili raporunu hazırlayacak Türk ve Ermeni hükümetlerine sunduğu ortaya çıkmıştı. Bu bağlamda, Kürt açılımının yurtdışında tasarlayan fikir merkezinin Ermenistan meselesinde de önemli payı olduğu söylenebilir. Bir anlamda iki açılımda da dış dinamiğin etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Azerbaycan parametresine dikkat edilmeli
Son olarak diplomaside mütekabiliyet (karşılıklılık) ilkesi gereğince Ermenistan’la imzalanan protokollerde bir şey veriyorsak karşılığında ne aldığımızın hesabını iyi yapmalıyız. Türkiye’nin Orta Asya’ya açılan en önemli müttefiki Azerbaycan’la ilişkilerde oluşabilecek zarar minimize edilmeli. Hatta orta vadede müttefikimiz Azerbaycan’ın da çıkarına olacak bir dış politika güdülmeli.
Umut Oran
İş İnsanı / CHP Üyesi

Print Friendly, PDF & Email