Bu çalışma, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, 28 Mayıs 2008 tarihinde Diyarbakır’da açıkladığı “GAP Eylem Planı”na istinaden görüş ve değerlendirmeleri içermektedir. Çalışmada, olumlu bulunan noktaların altı çizilirken, eksik ya da yanlış bulunan konular da işaret edilmiştir. Dileğim, bu eylem planının da 1989 yılında hazırlanan
ve 2002 yılında revize edilen GAP Master Planı gibi aradan geçen sürede kadük kalmaması; başta bölge insanı olmak üzere bütün vatandaşlarımızın yeşeren umutlarını hayal kırıklığına uğratmamasıdır.

GENEL GİRİŞ
Öncelikle, Başbakanın, 12 Bakanın katılımıyla Diyarbakır’da, geniş bir eylem planı açıklaması prensip olarak doğru buluyorum. Ancak, maalesef planın içeriği ve derinliğinin; planın genişliği ile paralel olduğunu söylemem maalesef mümkün değil. Diğer taraftan, planın Devlet Bakanı Sn.Nazım Ekren’e de sunulan, “GAP Kalkınma Platformu” nun 9 aydan uzun süren çalışmalarına atıfta bulunmaması ve platformun hazırladığı somut rapordan istifade etmemesini, özellikle bölgedeki yatırımcı açısından düşündürücü bir nokta olarak öne çıkmaktadır. Açıklanan birçok niyetin bundan önceki 17 paket gibi niyet düzeyinde kalmamasını umar, asıl farkın uygulamada ortaya konması gerektiğini belirtmek isterim. Yine açıklanan eylem planındaki hedeflerin birçoğunun 1989 yılında hazırlanan, 2002 yılında revize edilen GAP Master Planı’ndaki hedeflerle rakamsal anlamda dahi benzerlik göstermesi, Başbakanın açıkladığı eylem planına dair yeni bir beklenti yaratmamaktadır. Diğer bir ifade ile Başbakanın açıkladığı eylem planında yeni bir hedef bulunmamakla birlikte zamansal bir hedef eklenmiş olmakta ancak “ nasıl “ sorusu yanıtsız bırakılmaktadır.
Verilere bakıldığında toplam maliyeti 41.3 milyar YTL olan GAP’ta 2007 sonu itibarıyla nakdi gerçekleşme oranı yüzde 62 düzeyindedir. Tarım yatırımlarında gerçekleşme oranı yüzde 27, enerji yatırımlarında gerçekleşme oranı yüzde 84, ulaştırma/haberleşme yüzde 46, turizm yüzde 35 düzeyindedir. Görüldüğü üzere genel gerçekleşme oranı yeterli seviyede değildir. Projenin gerçekleşmesi için gerçekçi bir finansal planın ortaya konması gerekmektedir.
Bu çalışmada önce eylem planına dair olumlu bulduğum noktaları, ardından eleştirilerimi ve son olarak da önerilerimi aktaracağım.
OLUMLU ADIMLAR
Aşağıda sıraladığım noktaları, içeriklerine ve “ nasıl “ gerçekleştirileceklerine dair yeterli bilgi sunulmamasına rağmen niyet anlamında olumlu değerlendiriyorum.
– Öncelikle planın, ‘ekonomik kalkınma’, ‘sosyal gelişme’, ‘kurumsal kapasite’ ve ‘altyapı’ olmak üzere 4 eksen ve 73 alt başlık altında geniş bir bakış açısıyla sunulmasını olumlu değerlendirmekteyim.
– Ekonomik kalkınma başlığı altında açıklanan; yeni yatırım desteklerini, sübvansiyonlu kredi, mayınlı arazilerin temizlenmesini gibi vaatleri olumlu buluyorum.
– Altyapı geliştirme kapsamında açıklanan sulama projelerinin hızla realize edilmesi gerektiğine inanıyorum.
– Sosyal gelişme başlığı altında okullaşmaya dair önemli olduğunu ve hızlı gerçekleşmesini temenni ediyorum.
ELEŞTİRDİĞİM NOKTALAR
Öncelikle, bu eylem planına iyi niyetli bir bakış açısıyla yaklaşıyor; planı daha öncelik 17 eylem planının birçoğunda olduğu gibi vizyon bazında olumlu ancak strateji ve taktik anlamda yetersiz buluyorum.
– Öncelikle, kişisel olarak dahil olduğum, Devlet Bakanı Nazım Ekren aracılığıyla hükümete sunulan GAP Kalkınma Platformu’nun konuyla ilgili çalışmalarının dikkate alınmadığı görülmektedir. Hükümetin de temsil edildiği, uzun süredir konuyla ilgili somut çalışmalar yapan GAP Kalkınma Platformu’nun çalışmasını dikkate alınmamasının, hükümet adına bir yönetsel koordinasyon zaafına işaret ettiğini görmekteyim. Bu zaafiyet, eylem planının uygulanması aşamasında büyük zararlara yol açabileceği düşüncesindeyim, zira yapılan çalışma, özellikle bölgeye yatırım gelmesinin önünü açacak, devlet yardımı (vergi muafiyeti-teşvik) sisteminin hayata geçirilmesini sağlayacak bir mekanizmadır.
– GAP Rekabet Gündemi kapsamında hazırlatılan ve GAP Kalkınma Platformu tarafından kaynak olarak kullanılan plana göre, tarım dışında, bölgede 3 stratejik sektör belirlenmişti: Turizm, organik giysi ve yenilenebilir enerji. Başbakan’ın açıkladığı eylem planında ya bu sektörlere dair yeterli bir vurgu yapılmamış ya da bu sektörlerden hiç bahsedilmemiştir. Bölge organik pamuk üretiminde lider olmasına ve bölgede organik tekstil-hazır giyim üretiminde büyük potansiyel bulunmasına rağmen bu sektör dikkate alınmamıştır.
2002’de revize edilen GAP Master Planı ile düşündürücü benzerlikler…
– İddialı bir şekilde ortaya konan hedeflerin 1989 yılında açıklanan ve 2002 yılında revize edilen GAP Master Planı’ndaki hedeflerle rakam bazında dahi paralellik göstermesi bu eylem planın güvenilirliğini sarsmakta, hangi ölçüde güncel verilerle hazırlandığı konusunda soru işaretleri uyandırmaktadır. 1989 yılında hazırlanan ve 2002 yılında revize edilen GAP Master Planı’nda şu hedefler açıklanmıştır:
* 1.7 milyon hektar alanın sulanması
* Kişi başı gelirin %209 oranında artması
* 3.8 milyon kişiye istihdam sağlanması
Başbakan 6 yıl önce revize edilen planda yer alan bu hedefleri sanki yeni bir hedef gibi açıklamıştır.
– Eylem planında, tarımsal işletmelere destek verileceği kaydedilmekte bu tarımsal işletmelerin sanayi ile entegrasyonun nasıl gerçekleştirileceğine dair bir strateji ve taktik ortaya konmamaktadır.
– Diğer taraftan hükümet işletmelere, sanayiciye vaat ettiği kaynağı hangi kriterlere göre vereceğini belirtmemektedir. Bu da kaynakların yanlış noktalara yönelmesi tehlikesine yol açabilir.
– Hükümet gerçekleştirmeyi vaat ettiği eylem planı için 7.3 milyar YTL büyüklüğünde bir kaynak öngördü. GAP’taki projelerin finansmanı için halen 4.9 milyar YTL büyüklüğünde bir finansman açığı bulunuyor; bu rakamın da bütçe dışı finansman kaynaklarından sağlanacağı ifade ediliyor. Bu bütçe dışı kaynağın ne olduğunun açıklanması gerekmektedir.
– Hükümet 3 milyon 800 bin kişiye iş sağlayacağını açıklamıştır. Ancak, bununla ilgili olarak gerçekçi bir plan ve kaynak sunulmamaktadır. Burada sulanacak hektar başına 1.5 kişinin tarımda çalışma şansı bulacağı ve bunun diğer sektörlerde yaratacağı sinerji üzerinden hesaplanmaktadır. Bu hesaplama tarımın geldiği nokta ve rekabetçi tarımsal üretim için şart olan teknoloji kullanımı dikkate alındığında hektar başına 1.5 kişiye iş bulmayı öngörmek gerçekçi değildir. Yine Türkiye’de toplam işsiz sayısının 2.5 milyon dolayında olduğu düşünüldüğünde rakamın ulaşılabilirliği şüphe yaratmaktadır.
– Şu an bölgede “ 9 “ ilde mevcut sanayi istihdamının 85 bin kişi düzeyinde olduğu dikkate alındığında hükümetin ortaya koyduğu hedefin ne kadar gerçekçi olduğu konusunda soru işaretleri ortaya çıkmaktadır.
– Eylem planında cazibe merkezleri kurulacağı ifade edilmiştir. Halihazırda bölgede kalkınma ajanslarının faaliyet gösterdiği GAP İdaresi’nin yükümlülükleri dikkate alındığında kurulacak cazibe merkezlerinin katkıdan ziyade bir koordinasyon sorununa yol açma ihtimali bulunmaktadır. Çünkü 3 kurumun da yetki sorumluluk ve görevleri birçok noktada çakışmaktadır. (GAP İdaresi, Kalkınma Ajansları, Cazibe Merkezleri)
– Bölgede her ilde tüm kanaat önderlerinin katılımıyla, GAP konusundaki güncel planları yakından tanıyan ve takip eden Devlet Bakanı Sn. Nazım Ekren’in açıklanan eylem planının teknik içeriğine dair bilgilendirici bir açıklama yapmasının son derece yararlı olacağını düşünmekteyim.
ÖNERİLER
– Hükümet, bu eylem planının düzenli olarak izleneceğini ifade etmiştir. GAP ve bölgedeki kalkınma bir devlet meselesi olduğu için bu izlemenin şeffaf, siyaset üstü bir şekilde yapılması için gerekli kurumsal yapı oluşturulmalıdır. Sivil toplumun ve bürokrasinin de yer alacağı şeffaf bir mekanizmanı kurulmalıdır.
– GAP Bölgesi’nde Rekabet Odakları ile ilgili olarak gerek rekabetin sürdürülebilirliği gerek yerel yönetişimin sağlanması ve ayrıca merkezi hükümet ve yerel aktörler arasında yönetişimin temin edilmesine yönelik bölge kanaat önderlerinin dahil olduğu “ GAP Yürütme Kurulu “ nun teşkil edilmesinin faydalı olacağı düşüncesindeyim.
– Hükümetin öncelikle, GAP Kalkınma Platformu çerçevesinde tespit edilen öncelikli sektörleri ve yine platformun şubat ayında yaptığı toplantıda ortaya koyduğu devlet yardımlarında yeni yaklaşım önerilerinin dikkate alınması gerektiğine inanıyorum.
– GAP Rekabet Gündemi’nin 2007 yılı sonunda tamamladığı, dünya çapında tanınmış 11 yabancı kümelenme uzmanın katkıda bulunduğu ve Birleşmiş Milletlerin (BM) de desteklediği çalışma uyarınca bölgede stratejik sektörler belirlenmiş ve nasıl bir kalkınma stratejisi izleneceği belirtilmiştir. Bu kalkınma stratejisinin ihracatı destekleyecek bir perspektifle değerlendirilmesi gerektiği düşüncesindeyim. Bu çalışmanın dikkate alınarak mevcut eylem planının gözden geçirilmesi gerekmektedir.
– GAP İdaresi’nin aradan uzun bir süre geçmesine rağmen halen başkanı atanmamıştır. GAP Projesi’nden birinci derecede sorumlu bu kurumun daha etkin olması için bu atamanın yapılması gerekmektedir.
– GAP Kalkınma Platformu tarafından önerilen teşvik mekanizmasının dikkate alınması gerekmektedir. GAP Kalkınma Platformu’nun 2008 Şubat ayında gerçekleştirdiği toplantıda sunduğu, GAP bölgesinde kısa ve uzun vadeli şu tedbirlerin değerlendirilmesi gerekmektedir:
– GAP Bölgesi’nde asgari ücret uygulaması yerine her ilde Valilik ve ilin kanaat önderlerinden oluşan bir grubun belirleyeceği ücret politikası ile her yıl ücretlerin tespit edilmesi,
– Bölgede çalışanlar üzerinden SSK ya da gelir vergisi kesintisinin yapılmaması, ücretlerin vergiden muaf olması,
–  Bölgede ihracata yönelik üretim yapan şirketler arasında, ‘istihdam sayısı’, ‘ihracat miktarı’ ve ‘yerli ara malı kullanım oranları’ gibi ölçütler bazında istihdam odaklı ve net ihracat hedefli olanların belirlenmesi ve bunlara yönelik Eximbank kredi koşullarından farklı olarak daha uzun vadeli ve daha düşük faiz oranlı kredi temin edilmesi,
– Bölgede üretilen ürünlerin; liman, gümrük ya da hava alanlarına taşınmasında firmaların ihracat cirolarına göre kademeli olarak, nakliyelerinde kullanılmak üzere ÖTV vergisiz ya da düşük vergili akaryakıt desteğinin gerekli denetim mekanizmaları kurularak sağlanması,
– Bölgede üretim yapan şirketlere, istihdam ettikleri kişi sayısına göre kademeli enerji desteğinin sağlanması ve bu muafiyetin işletmelerin aylık kullandıkları enerjinin fatura bedellerinden mahsup sistemi ile karşılanması. Saygılarımla,
Umut Oran

Print Friendly, PDF & Email